En sevilen İstanbul fotoğraflarının başköşesinde hep o var. Heybetli görüntüsüyle İstanbul siluetinin vazgeçilmez bir parçası olan
Galata Kulesi, yüzyıllardır şehrin zengin tarihine ve kültürüne sessiz sedasız saygı duruşunda bulunuyor.
Galata Kulesi’nin Geçmişine Kısa Bir Bakış
14. yüzyılda İstanbul, Doğu Roma İmparatorluğu'nun başkenti Konstantinopolis olarak biliniyordu. Kenti önemli bir ticaret merkezi haline getiren Cenevizliler, burada hem savunma amaçlı kullanabilecekleri hem de güçlerini sembolize eden bir kule inşa etmeyi amaçladılar. Ceneviz kolonilerinin yoğun olarak bulunduğu Galata semti de bu kule için en uygun yerdi.
14. yüzyılın sonlarına doğru inşa edilen Galata Kulesi, 67 metre yüksekliği ile o dönemlerde İstanbul’un en yüksek yapısıydı. "Christea Turris" veya "Tower of Christ" (Hristos Kulesi) olarak bilinen bu ihtişamlı kule başlarda bir gözetleme ve savunma kulesiydi. Tarihi boyunca birçok kez onarıldı ve değişikliklere uğradı. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, kulede yangın gözetleme işlevi gören bir uyarı mekanizması kuruldu. 16. yüzyıla gelindiğinde kuleye bir de mescit eklendi ve böylelikle bir ibadet yerine de dönüştü.
Zaman geçtikçe, Galata Kulesi’nin kullanım amaçları da çeşitlenmeye devam etti. Örneğin 18. yüzyılda bir hapishane, yangın gözetleme istasyonu ve deniz feneri olarak kullanıldı. 19. yüzyılda ise Galata Kulesi’nin işlevlerinin yanına bir de astronomi gözlemciliği eklendi.
Galata Kulesi Efsanesi
Dünya üzerindeki etkileyici tüm yapılar gibi Galata Kulesi de birçok etkileyici hikâyeye tanıklık etmiş ve kimilerinde başrolü üstlenmiştir. Bunlardan en bilineni, filmlere, tiyatro oyunlarına ve şiirlere konu olmuş Hezarfen Ahmet Çelebi’nin ilham veren öyküsüdür. Efsane bu ya, bir mucit olarak nam salmış Hezarfen Ahmet Çelebi, yaptığı kanatlarla uçabileceğini iddia eder. Sultan bu iddiasını kanıtlamasını isteyince hazırlıklar başlar. Haz Hezarfen Ahmet Çelebi Galata Kulesi’ne çıkar ve Sultanahmet Meydanı’nda bu inanılmaz olayı izlemek için toplanan kalabalığın üzerinden süzülerek Üsküdar’a uçar.
İstanbul’un En Güzel Seyir Terası
Tarihsel süreçte Galata Kulesi, çeşitli yenileme ve restorasyon projelerinden geçti. En büyük restorasyonu 1960'larda gerçekleşti ve kule turistlerin ziyaret edebileceği bir gözlem noktasına dönüştürüldü. Kule, 1992'de İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından tam bir restorasyon sürecine tabi tutuldu ve tarihi dokusuna sadık kalınarak bugünkü halini aldı.
Muhteşem İstanbul manzarasının izlenebileceği en güzel noktalardan biri olarak yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri olan Galata Kulesi’nden tarihi Yarımada’yı, Haliç’i ve Boğaz Köprüsü’nü izlemek mümkün. Bugüne kadar dimdik ayakta kalmış ve tarihe tanıklık etmiş bu büyüleyici kulenin kanatları altında İstanbul’u kuşbakışı izlemek isteyenler, aynı zamanda kulenin restoran ve kafesinde de bu keyfi ölümsüz kılabilirler.
Kulenin bulunduğu Galata semti de kentin kültürel ve sanatsal etkinliklerine ev sahipliği yapar. Günün her saati canlı olan Galata hem geçmişi hem de kültürel unsurlarıyla İstanbul’un tüm zenginliğini gözler önüne serer. Hala eski zamanlardan kalma dokularını koruyan binalar, dar sokaklar, gotik ve neo-klasik tarzda mimari örnekleri, semtin tarihi atmosferini ve karakterini oluşturur.
Şehrin canlı sanat sahnesi olan Galata semtinin ev sahipliği yaptığı en özel yapılardan olan Galata Kulesi’nin hikayesi de geçmişi de en az kendisi kadar görkemli ve etkileyici. İster uzaktan siluetini izleyin ister seyir terasından doyumsuz İstanbul manzarasını seyre dalın; bu büyüleyici yapının ve İstanbul'un tarihini keşfetme fırsatını mutlaka yakalayın.