Eskiden derelerinden altın akan, söylencelerin gerçeğe karıştığı ve tarihte ilk paranın basıldığı yer olan
Sardes, aynı zamanda Anadolu uygarlığının kilometre taşlarından biri.
Fotoğraf: Manisa İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Antik dönemde
Lidya ülkesi kabaca Gediz ve Küçük Menderes nehirleri arasındaki bölgeyi kapsıyordu: kuzeyi Misya, güneyi İyonya ve Karya, batısı Aolis, doğusu Frigya ile çevriliydi.
Lidyalılar Friglerin yıkılmasından sonra Anadolu’da tarih sahnesine çıktı. Lidya devletinin kurucusunun Kral Gyges (MÖ 687-648) olduğu kabul ediliyor. Gyges, Kimmerleri yenerek, başkenti
Sardes olan güçlü bir krallık kurdu ve onun döneminde bölgeye
Lidya denilmeye başlandı. Söylenceye göre Gyges Sardes Kralı Kandules’in güzel karısını ve tahtını bulduğu bir görünmezlik yüzüğü sayesinde ele geçirmişti. Bu söylence Tolkien’in
Yüzüklerin Efendisi adlı eserine de esin kaynağı oldu.
Gyges’in torunu Alyattes döneminde Lidya’nın sınırları Kızılırmak boylarına kadar uzanmış, Likya ve Kilikya dışında Anadolu’nun yarısı ele geçirilmişti. İnsanlık tarihinde sikkeyi ilk basan kişi de Alyattes’di. Alyattes’in oğlu Kroisos döneminde
Lidya krallığı zirveye ulaştı, bu hızlı gelişimde Bozdağ üzerinde altın madenlerinin bulunmasıyla doğan ekonomik güç önemli rol oynamıştı. Özellikle son
Lidya kralı Kroisos (Karun), zenginliğiyle ünlenmişti. Bundan sonra çok zengin insanlar için “
Karun gibi zengin” denilmişti. Kroisos MÖ 546 yılında Pers Kralı Keyhüsrev’e yenilince
Sardes düşmüş ve
Lidya Krallığı sona ermişti.
Antik dönem yazarları Lidyalılar hakkında ilginç bilgiler de verir. Tenleri kararacak diye güneşe bile çıkmayan bu insanlar; özellikle safrandan yapılan güzel kokulu parfümler kullanır, bu parfümleri küçük vazolara koyup tüm Ege’ye satarlarmış. Altın simli kumaştan yapılmış giysileri Yunanlılara benzermiş. Zarlarla, aşık kemiğiyle oynanan oyunların her türlüsüne düşkünmüşler.
Sardes Antik Kentinde Gezilecek Yerler
Fotoğraf: Manisa İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Sardes; Bozdağ’ın eteklerinde yalçın bir kayalıkta kurulmuş. Kentin akropolü bu kayalığın üzerindeydi, ancak burada bir Bizans kalesinin yıkıntılarından başka görülmeye değer bir şey yok. Kalıntılar kalenin batı ve kuzey eteklerinde gelişen aşağı kentte yoğunlaşıyor. Geniş bir alanı kaplayan ve bir zamanlar 50 bin kişinin yaşadığı
Sardes’in kalıntıları modem
Sart kasabasıyla iç içe.
İzmir-Ankara yolundan içeriye doğru girildiğinde ilk olarak Roma döneminde inşa edildiği bilinen görkemli gymnasion-hamam külliyesiyle karşılaşılıyor. Gymnasion-hamam ve bitişiğindeki sinagog restore edilerek ayağa kaldırılmış. Açık hava müzesi olarak düzenlenen bu alana biletle giriliyor. Günümüzün spor ve sağlık merkezi olarak tanımlanabilecek külliyenin en göz alıcı yeri ise iki katlı ve mermer sütunlu cephesi. Külliyenin bitişiğinde 3. yüzyılda inşa edilmiş ve 1960'lı yıllarda restore edilmiş bir sinagog var. Anadolu’nun en eski sinagoglarından biri olduğu bilinen
Sardes sinagogunun zemini mermer ve mozaiklerle, duvarları da mermer levhalarla kaplı.
Külliyenin güney cephesinde dükkanlardan tuvaletlere kadar bir dizi yapının kalıntısı ve bir zamanlar mermer sütunlarla süslü olan ve kazılarla ortaya çıkarılan eski kentin anayolu yer alıyor. Gymnasion’dan
Artemis Tapınağı’na doğru giden yol Paktalos (Sart) Çayı vadisini izliyor. Antik dönemde altın arıtma atölyeleri, kuyumcular ve çarşı kentin batı yakasında yani Paktalos Çayının kıyısında toplanmıştı. Paktolos’un getirdiği alüvyonların içindeki altın parçacıkları çaya serilen postlara takılıyor ve sonra toplanıp burada işleniyordu. Kral Karun’un dillere destan zenginliğinin kaynağı olan bu altınlar, söylenceye göre Frigya kralı Midas’ın Paktolos (Sart) Çayı’nın sularında yıkanmasıyla ortaya çıkmıştı.
Sart Çayını takip eden yol kentin bir diğer görkemli yapısı olan
Artemis Tapınağı’na ulaşıyor. Buraya da giriş biletli. Helenistik dönemde Ana Tanrıça Artemis için inşa edilen bu muhteşem mermer tapınak Hıristiyanlıkla birlikte terk edilmiş ve iki sütunu dışında toprağın altında kalmış. Kazılarla ortaya çıkarılan tapınağın güney köşesine de 5. yüzyılda bir kilise inşa edilmiş. İncil’de adı geçen yedi kiliseden biri de Sardes’te. Bu yüzden Hristiyanlarca kutsal olarak kabul edilip ziyaret ediliyor.
Lidya’ya başkentlik yapan
Sardes, Pers döneminde bir satraplık merkezi olmuş. Roma döneminde Asya eyaletinin başkenti yapılan kent Bizans döneminde önemli bir piskoposluk merkezi olmuş. 1075 yılında Selçuklular
Sardes’i almış ve o günden sonra Sardes Sart diye anılmaya başlanmış. 16. yüzyıldan sonra Salihli, Sart’ın yerini almış ancak
Sardes’in adı kalıntılarının üzerinde gelişen Sart kasabasında yaşıyor.
Yapmadan Dönme!
» Sardes antik kentini gezmeden,
» Artemis tapınağı ve sinagogu görmeden,
» Bintepelere gitmeden
» Kral Midas'ın başına gelenleri öğrenmeden, DÖNME!
Ne Yenir?
Civarda özgün yemekler yiyebileceğiniz bir yer yok.
Salihli'nin ünlü odun köftesinden tatmak gerek.
Sardes Antik Kenti Nerede, Nasıl Gidilir?
İzmir-Ankara karayolu üzerindeki Sardes (Sart Mustafa Kasabası) Salihli'ye 8 km, İzmir'e 85 km, Manisa'ya 61 km ve Ankara'ya 480 km uzaklıkta. İzmir ve Manisa'dan Salihli'ye düzenli otobüs seferleri yapılıyor.